Eserin Tanıtımı ve İçerik Bilgileri | Ahlâk alanına dair birtakım soruların müellife sorulması üzerine bunların cevabı olarak yazılan bu eser hicrî 1091 yılında telif edilmiştir. Müellif eserinin girişinde bu sorulara yer vermektedir: Müellif kendisine bir kimsesinin Halvetiyye (şeyhleri)nin söylediği sözlerden olan "…. ونحن على ذلك من الشاهدين الذاكرين الأبرار" sözü hakkında şu soruları sorar: "Bu sözde nefsi övme ve onu tezkiye etme (gibi bir durum) var mı -ki bu(zaten) caiz değildir- yoksa bunda nefsi övme ve onu tezkiye etme yok mudur? Ve insanın bütün hallerde (herhangi bir durumda) kendi nefsini övmesi kötü müdür yoksa bazı durumlarda -bu- caiz midir?" Daha sonra ise müellif, o kimsenin kendisinden bunları açıklamasını istediğini belirtir. Müellif buna cevaben öncelikle Allah’ın bu ümmeti yani ümmet-i Muhammed'i Kur’an’da övdüğünü ifade ederek sadece bunun bile yeterli cevap olacağını söyler. Ancak daha sonra meseleyi farklı kaynaklardan da rivâyet edilen ve yanlış anlaşılan pasajlar zikrederek daha detaylıca işler. Müellifin eserinin girişinde alıntı yaptığı pasajların zikredildiği kaynaklar ise başlıca şunlardır: Kur’ân-ı Kerîm, (ashap’tan doğrudan rivâyet edilen hadisler), Muhtasarü’l-Kāmusi’l-vasît, Mekârimü’l-ahlâk (Harâitî), Fudayl b. İyâz, "Bazı Şeyhler". Bu kaynaklardan iktibasla zikrettiği açıklamalardan sonra müellif konuyla ilgili hem sorulan soruları hem de kaynaklarda geçen ifadeleri kendi cevabına geçer. Müellif eserinin sonunda kişinin "kendinî methetmesi ve nefsini tezkiye etmesi" ile ilgili sözler hakkında bunun söylenmesinde bir yanlış olmadığını, onların bunu, Allah’ın kendilerine verdiği nimeti tasdik etmek ve şükrünü izhar etmek için yaptığını belirtmektedir. Son olarak ise kendisine sorulan soru hakkında muradın açıklandığı ve onun da "şükrü izhar etmek" olduğunu tekrar ifade etmektedir. |