Detaylar
Katalog Türü | Ahlak |
Eser Numarası | 476 |
Eser Adı | Zübdetü'l-emsâl |
Müellif Tam Künyesi | Mustafa b. İbrâhim en-Nakşebendi el-Gelibolî |
Müellif Bilinen Kısa Adı | Mustafa el-Gelibolî |
Yüzyıl (Hicri) | 12. |
Yüzyıl (Miladi) | 18. |
Vefat Tarihi Hicri | 1176 |
Vefat Tarihi Miladi | 1762 |
Dil | Arapça |
Kütüphane Adı | Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi |
Koleksiyon Adı | Ağa Efendi Tanacan |
Koleksiyon (Demirbaş) Numarası | 00031-01 |
Varak Numarası | 1b-48a vr. |
Yazma İstinsah Tarih | 1151H |
Yazı Türü | Nestalik |
Eserin Türü | Telif |
Eserin Tanıtımı ve İçerik Bilgileri | Müellif eserine, "Şüphesiz sözlerin en güzeli, kelâmların en lezzetlisi, yüce âlimlerden ve akıl sahiplerinden sadır olan emsal/mesellerdir" sözüyle başlar. Eserde çeşitli atasözleri, deyimle, latifeler, özlü sözler, nükteler ve bu çerçeve altına giren, içinde yaşadığı dönemin fazilet sahiplerinin sözleri ve bunların ihtiva ettiği hadislere yer verilmektedir. Eser hicrî 1145 yılında kaleme alınmıştır. Müellif tüm bunları kaleme alırken birçok kaynaktan da istifade etmiştir. İstifade ettiği kaynakları ve müelliflerini eserin mukaddimesinde zikretmiş ve bunları detaylıca inceleyip onlardan bazı meselleri seçtiğini belirtmiştir. Kaynaklar şöyledir: Ebü’l-Fâzıl Ahmed el-Meydânî’nin Mecmau’l-emsâl; Zemahşerî’nin el-Müstaksâ; Yûnus el-Mâlikî’nin el-Kenzü’l-medfûn ve’l-felekü’l-meşhûn; Muhammed b. Kāsım el-Hatîb’in Ravzatü’l-ahbâr müntehab min rebîi’l-ebrâr. Müellif bu eserlerden seçmeler yapmanın yanında bunlara Farsça ve Türkçe bazı ilâve açıklamaklar yapmıştır. Ancak alıntıladığı meselleri zikrederken bu sözleri söyleyenin isimlerini sözün uzamasından ve sıkıcı olmasından kaçınmak amacıyla zikretmemiştir. Bu anlamda müellif bunu "Söyleyene değil söylenene bak" sözüyle de desteklemiştir. Bunun dışında fazilet sahibi hayırlı kimselerden duyduklarını da ekleyerek, lafızlarını ve anlamlarını muhtasar olacak şekilde güzel kıldığını ifade etmektedir. Müellif konuları işlerken öncelikle "el-ehâdisü’ş-şerîfe" başlığı altında konun anlaşılması için ilgili hadis-i şerifleri zikretmekte;, sonrasında ise "el-emsâlü’l-latife" başlığına yer vermektedir. Bu kısımda ise konuyla alâkalı hikmetli sözlere, sahabe ve ulemanın ifadelerine yer verilmektedir. Eserde dikkat çeken önemli bir özellik ise müellif hadislerin senedine veya ilk ravisine hiç yer vermeden doğrudan metnini zikretmesidir. "el-Emsâlü’l-latife" başlığı altında yer alan sözlere yer verirken de yukarıda belirtildiği gibi sözlerin sahipleriyle alâkalı hiçbir ismi belirtmemektedir. Eser toplam yirmi baba ayrılmıştır. |
Eserin Konu Başlıkları | 1. Bab: Hükümdarlar, emirler, vezirler, kadılar, şanlı kimseler, riyaset ve sebepleri ve meydana gelişi, aşağı ve rezillerin devleti, adalet, insaf, ifrat, tefrit, siyaset, afv, cihad, harb, şecaat, ülü’l-emr, itaat, hükûmet, kaza, husumet, şehadet, rüşvet vb. 2. Bab: İslam, iman, namaz, namazın terkine dair tehdidler, zekât, hamd, şükür, salah, salih ameller, iyilik ve güzellikler ve bunların niyetleri, riya, günahtan kaçınmak, tevbe vb. 3. Bab: İlim, marifet, âlimlerin halleri, onlara hürmet, ilim taleb etme ve onu çabayla elde etme, ders, edeb, telif, fesahet, … vb. 4. Bab: Akıl, anlayış, kalb, izan, idrak, yakīn, zan, firâset, basiret, yakaza, …, hikmet vb. 5. Bab: Dua, istiâze, kur’ân okuma, tefâül, teyemmün, tetayyür, ihtirâz, iyiler ve kötüler arasına karışma ve onlarla yakınlaşma, iyi ve kötü amellerin karşılıkları, kabir ziyaretleri, rüya ve himmet vb. 6. Bab: Güzel ahlâk, hilm, mekârim, tevazu, rıfk, ihsan, merhamet, yardımlaşma, güzel adetler, insanlık, şefaat, haya, edep, şeref, vakar, hayr ve birr, güzel yüzlü, temizlik, yeri dışında hilm/hilm fî gayr-i mezduihî vb. 7. Bab: Muhabbet, hüsn-i muâşeret, kardeşlerin halleri, vifak, dostlar ve onlardan istifade etme, zarar, onların ezalarına sabır, insanlar arasına karışma, yakınlaşma ve vahdet, uzlet, vuslat, ahd, doğruluk, vaad, vefa vb. 8. Bab: Suskunluk ve sükut, dili muhafaza etme/sahip çıkma, ayıp, fuhş, hak söz, övülen söz, kötü söz, gıybet, hiciv, kınama, itâb, … vb. 9. Bab: Dünya ve dünya sevinci ve gururu ve zilleti ve fitnesi, insan ve ömrü ve ömrün bitmesi ve zorluk ve kolaylığı ve tüm bunlardan ayrılış, âhiret, dehr, zaman, sıcak ve soğuk, ukbâ, cennet ve cehennem, kıyamet, gevşeklik, tembellik, ihmal, gaflet, uyku, uykusuzluk, fırsatlar, … vb. 10. Bab: Sağlık, güvenlik, hayat, uzun ömür ve kısa ömür, hastalık, tıp ilmi, tedavi, yeme-içme vu bunun çoğaltılıp azaltılması, toplantı, yemek çeşitleri, zararlılar ve faydalılar, ölüm, bulaşıcı hastalıklardan kaçınma vb. 11. Bab: Mal, zenginlik, kolaylık, güzel giyinme, cömertlik, vermek, infak, geçinme hususunda tedbîr, israf, nimet, hediyeler vb. 12. Bab: Kazanma/kesb, ticaret, ziraat, sınaat, taleb, gayret, …, ciddiyet, yorgunluk, bunlarla (birşeyi) elde etme, tama‘, hırs, kanaat, ümitsizlik, rica, tûl-i emel, isteme, bekleme, kazanç/kâr, hüsrân, vicdan, fazlalık ve eksiklik vb. 13. Bab: Fakirlik, muhtaçlık, şikâyet, fakirlerin halleri, borç, borçlu ve borcun edâsı, erteleyen, cimri, alçalmak/değer kaybetmek, tutuculuk, nankörlük, aşağılık, tevekkül, rıza, kader ve kazâ vb. 14. Bab: Sabır ve onun yokluğu, tahammül, …, ihtiyât, teennî, müşâvere ve onun terki, vaaz, vaaz etmek, doğru görüş, barış, özür dileme ve tevbe ve bu ikisinin kabulü vb. 15. Bab: İhtiyarlama/saçların ağarması, zayıflık, gençlik, babalar ve anneler, çocuklar ve onların terbiyesi, akrabalar, usul (anne-baba, dede ve nine, onların anne-babaları vb.), sıla-i rahim, köleler ve ariyeler ve bunların halleri, isimler ve lakaplar, künyeler vb. 16. Bab: Kadınlar ve onların güzellikleri, iffetleri, onlarla geçinme/muaşere, evlilik ve boşanma vb. 17. Bab: Zulüm ve zalimlik, bağy/azgınlık, kötülük/şer ve kötülerin halleri, …, inad, dik kafalılık, muhalefet etmek, pislik, kötü ahlâk, kötü alışkanlık, ucup, tekebbür, hayanın azlığı, bid‘atler ve onların ortaya çıkışlar, sövmek/hakaret etmek/küfürleşmek, vuruşmak, dövüşmek, inkâr etmek ve inkârla/küfür suçlamak vb. 18. Bab: Öfke, hiddet, sinirden köpürme/kazm, sefihlik, alay ve mizah, geri zekalılık/aptallık, boş/geçersiz, saçmalık, gülmek, ağlamak, sırların keşfedilmesi, onların korunması ve açığa çıkarılması ve gizlenmesi, şehvet, tegannî vb. 19. Bab: Yolculuk, yol arkadaşı, yolculuk vakti, gurbet, vatan, bina, ev ve onun genişliği ve darlığı, komşu, ülkeler/şehirler, köyler, ziyaret, ağırlık, davet ve icabet, ziyafet, misafir, ikram, saygı gösterme, hakaret etme, toplantı vb. 20. Bab: Cahillik, ahmaklık, akılsızlık, dalgınlık/unutkanlık/sehv, unutkanlık/nisyân, zillet, yalan, haset, düşmanlık, buğz, nifak, aşağılamak/küçük görme, hata, zarar verme, sû-i zan, acelecilik, günah, isyan, günaha karşı mücalede eden/isyankarlıkla mücahede eden, emanet, ihanet, iftira, vb. |
Eserin Telif Tarihi | 1145H |
Notlar | Metinde müellifin kendisine övgüde bulunduğu Osmanlı sultanı “Sultan Süleyman’ın oğlu Sultan Selim’in oğlu Sultan Murad’ın oğlu Sultan” şeklinde zikredilmiştir. Müellifin belirttiği bu padişah Sultan III. Murad’ın kendisinden sonra tahta geçen tek oğlu Sultan III. Mehmed’dir. Sultan III. Mehmed’in padişahlık dönemi ise milâdî 1595-1603 yılları arasındadır. Bu tarih ise Müellifin kaynaklarda verilen vefat tarihi ve yaşadığı dönemle pek uygun düşmemektedir. Çünkü Müellifin eserinde bahsettiği padişah ile kendisinin vefatı arasında yaklaşık 160 yıl gibi bir süre vardır. Eserin bu durumda Sulatan III. Mehmed döneminde yaşayan, sultanla ilişkisi ve devlet kademelerinde de görev almış olduğu bilinen ve 1600 yılında vefat eden Mustafa Âlî ismiyle meşhur, Gelibolulu Mustafa Âlî b. Ahmed b. Abdülmevlâ’ya ait olması muhtemeldir. Ancak diğer nüsha metinleri içerisinde tamamıyla aynı şekilde geçen ibarelerde “Murad Han” ibaresinden öncek iki defa “sultan” kelimesi zikredilmektedir. Bu aynı iki ibare arasında unutulmuş olan “bin/oğlu” kelimesi var sayılacak olursa bu anlamda Müellifin övdüğü padişah Sultan III. Mehmed’in kendisi olmayıp onun oğlu olur. Bu anlamda kendisinden (III. Mehmed) sonra tahta geçen iki oğlunun son taht süreleri 1623’tür. Bu tarihten sonra ise tahta sultan I. Ahmed’in oğulları tahta geçmiştir. (III. Mehmed’in oğullarının saltanat dönemi 1603-1623) 1623 yılı öncesi dikkate alınacak olursa yine de Müellifin kendisi için kaleme aldığını söylediği padişahın saltanat dönemi ile Müellifin belirtilen ölüm tarihine kadar olan dönem çok fazladır ve yaklaşık 140 yıla tekabül etmektedir. Bu ihtimaller eserin Mustafa b. İbrâhim el-Gelibolî’ye nispetinin sıhhati hakkında şüphe uyandırmaktadır. Kataloglarda eserin bu müellife nispetini kesin kılan husus ise eserin girişinde müellifin doğrudan adının, Mustafa b. İbrâhim şeklinde zikredilmesidir. Dolayısıyla da bu açıklamalar çerçevesinde eser XVIII. yüzyıl müellifi Mustafa b. İbrâhim’e nispet edilerek bu bölümde tasnif edilmiştir. |
Sınıflama (Ahlâk Alanı Sınıflaması) | Dinî,Genel |